TEVHİD-İ TEDRİSAT KANUNU VE MEDRESELERİN
KALDIRILMASI
Osmanlı Devleti'nin
son dönemlerinde, diğer kurumlar gibi eğitim kurumları da büyük
bir çöküntü içinde idi. Osmanlı Devleti'ndeki eğitim kurumları olan
medreseler, Kuruluş ve Yükseliş dönemlerinde gerek eğitim kadrosu,
gerekse programları bakımından çok ileri bir seviyedeydi.
Fakat 17. yüzyıldan itibaren, devletin diğer kurumlarındaki gerilemeye
paralel olarak eğitim kurumları da geriledi.
Devletin yıkılışını önlemek amacıyla yapılmaya başlanan
yenilikler çerçevesinde, eğitim kurumları da yeniden düzenlendi.
18. yüzyılın sonlarında ordunun subay, teknik eleman ve doktor ihtiyacını
karşılamak üzere, çağın gereklerine uygun okulların açılmasına başlandı.
Tanzimat Dönemi'nde, askerî okullardan başka, Avrupa'dakilere benzer
modern eğitim kurumları açıldı. Medrese ve modern devlet okulları
dışında, kendi dillerinde eğitim yapan azınlık ve yabancı okulları
da vardı. Bu okullarda okutulan farklı dersler sebebiyle ayrı duygu
ve düşünce, değişik kültür ve davranışa sahip insanlar yetişti.
Bu uygulama, ülkede millî kültürün gelişmesine büyük ölçüde engel
olmaktaydı. Bu sebeple millî bir kültür oluşturulamıyordu.
Kurtuluş Savaşı'nın amacı millî birliğin sağlanması
ve çağdaşlaşma olduğu için, Osmanlı eğitim sistemi devam ettirilemezdi.
Daha Kurtuluş Savaşı yıllarında Mustafa Kemal, eğitim konusunda
da çalışmalara başlamıştı. 16 Temmuz 1921'de yaptığı bir konuşmada
millî kültürün önemi ve gerekliliğinden bahsederek, eğitim ve kültür
konusundaki bölünmüşlüğün kaldırılmasını savundu. Osmanlı Devleti'nde
var olan, mektep-medrese ayrımının kaldırılacağını söyledi. Eğitimin
yaygınlaştırılarak bilgisizliğin yok edilmesi gerektiğini vurguladı.
Büyük zaferden sonra çağdaş bir eğitim sisteminin kurulması
için düşündüklerini uygulamaya koydu. Bu amaçla Türkiye Büyük Millet
Meclisi'nde 3 Mart 1924'te Tevhid-i Tedrisat (Öğretim Birliği) Kanunu
kabul edildi. Bu kanunla, medreseler kaldırıldı ve Türkiye Cumhuriyeti
sınırlan içindeki bütün okullar, Millî Eğitim Bakanlığı'na bağlandı.
Böylece eğitim kurumlarının bir çatı altında toplanması ve eğitimin
millî bir nitelik kazanması sağlandı.
2 Mart 1926'da maarif teşkilâtı hakkındaki kanun kabul
edildi. Bu kanunla lâik eğitime uygun, ilk ve ortaöğretim programlan
belirlendi. Eğitim hizmetleri, modern bir hâle getirildi. Bundan
sonra millî ve lâik eğitimi yaygınlaştırmak için, hızla ilkokullar,
ortaokullar, liseler ve yüksek okullar açıldı. Bunların yanı sıra
meslek okulları da açıldı. İlkokul zorunlu hâle getirildi.
Eğitim ve öğretimde çağdaş ülkeler seviyesine çıkmak
için yeni programlar geliştirildi. Atatürk, Türkiye'de millî eğitimin
kuruculuğunu da yapmış oldu.

|