TAKRİR-İ SÜKUN KANUNU
İngilizler, Orta Doğu'daki
zengin petrol yataklarını denetim altında tutmak için daha Birinci
Dünya Savaşı yıllarından itibaren bazı faaliyetlerde bulunmuşlardı.
Bunlardan biri de Güneydoğu Anadolu'da kendi himayelerinde bir devletin
kurulmasıydı. Lozan Antlaşması'yla bu oyun bozuldu. Fakat İngilizler,
emellerinden vazgeçmediler. Lozan'da halledilemeyen Musul sorununun
görüşüldüğü sırada, cumhuriyet rejimine karşı olanları kullanarak
Güneydoğu ve Doğu Anadolu illerinin bir kısmında etkili olan bir
ayaklanma çıkarttılar. Şeyh Sait isimli kişinin başkanlığında çıkmış
olan bu ayaklanmaya Şeyh Sait Ayaklanması adı verilmiştir.
Şeyh Sait Ayaklanması, Ergani ilçesine bağlı Piran
köyünde başladı
(13 Şubat 1925). Kısa sürede etrafa yayıldı. Muş, Elazığ ve Diyarbakır
yöresinde etkili olan ayaklanmanın bastırılması için hemen tedbirler
alındı, önce sıkıyönetim ilân edilerek olaylar yatıştırılmaya çalışıldı.
Bu yeterli olmayınca Başbakan Fethi Bey istifa etti.
3 Mart 1925'te başbakan olan İsmet İnönü, ayaklanmanın
bastırılması için hükümete geniş yetkiler veren Takrir-i Sükûn Kanunu'nu
TBMM'den çıkardı. Diğer taraftan ordu birlikleri harekete geçirildi.
Yapılan plânlı askerî harekât ile, isyancılar dağıtılıp, elebaşıları
yakalandı. Suçlular İstiklâl Mahkemelerinde yargılandılar. Suçlu
görülenler çeşitli cezalara çarptırıldılar. Yapılan soruşturmada
isyancıların bir kısmının Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'na mensup
oldukları belirlendi. Bunun üzerine parti 3 Haziran 1925'te kapatılarak,
cumhuriyet rejimine yönelen önemli bir tehlike ortadan kaldırılmış
oldu.

|