TÜRK DİL ÇALIŞMALARI
Bir milletin birlik
ve varlığını sürdürebilmesinde dilin çok önemli bir yeri vardır.
Bunu çok iyi bilen Atatürk, Türk Dili'nin zenginleşmesi ve sadeleşmesi
için çalışmalar yaptı.
Osmanlı Devleti'nin ilk zamanlarında, sade bir Türkçe
kullanılıyordu. Zamanla Arapça ve Farsça'dan birçok kural ve kelime
dilimize girdi. Böylece Arapça, Farsça ve Türkçe kelimelerden oluşan
Osmanlıca karma bir dil olarak ortaya çıktı. Yöneticiler ve aydınlar
Osmanlıca'yı kullanırken, halk Türkçe konuşuyordu. Dildeki bu ayrılık
Türkçe'nin gelişmesini ve mîllî bütünlüğün kurulmasını engelliyordu.
On dokuzuncu yüzyılın ortalarından itibaren dilin sadeleşmesi
ile ilgili çalışmalar yapıldı. Fakat olumlu bir sonuç alınamadı.
Cumhuriyetin ilânından sonra, Türkçe'nin yabancı dillerin etkisinden
kurtarılması çalışmalarına hız verildi. Türk dili ile ilgili çalışmalar
yapmak üzere Atatürk'ün emriyle Türk Dilini Tetkik Cemiyeti (Türk
Dil Kurumu) kuruldu (1932). Bilim ve fikir adamlarının katıldığı
bir dil kurultayı toplandı. Bu kurultayda, halkın anlamadığı özellikle
Arapça ve Farsça'dan Türkçe'ye geçmiş olan kelime ve deyimlerin
Türkçe karşılıklarını bulmak üzere çalışmalar yapılmasına karar
verildi. Bu çalışmalar sayesinde yazı dili ile konuşma dili arasındaki
fark
ortadan kaldırıldı.
Türk diline gereken önemin verilmesini Atatürk şu sözleriyle
ifade etmiştir "Türk dilinin, kendi benliğine, aslındaki güzellik
ve zenginliğine kavuşması
için, bütün devlet teşkilâtımızın dikkatli ve alâkalı olmasını isteriz."
Türkçe'nin milletimiz için önemini de "... Türk Dili, Türk
Milleti için kutsal bîr hazinedir... Türk Dili, Türk Milleti'nin
kalbidir, zihnidir" diyerek belirtmiştir.

|