GÜZEL SANATLAR
Sanat, kültürü meydana
getiren unsurlardan biridir. Atatürk, Türk sanatının araştırılmasını,
Türk toplumuna ve dünyaya tanıtılmasını istiyordu. Bunun için imkânlar
sağladı, yol gösterdi, teşvik etti. Sanatı ve sanatçıyı övücü sözler
söyledi. Bu sözlerinden bazıları şunlardır: "Hepiniz mebus
olabilirsiniz, vekil olabilirsiniz, hatta cumhurbaşkanı olabilirsiniz,
fakat bir sanatkâr olamazsınız." "Yüksek bir insan cemiyeti
olan Türk milletinin tarihî bir vasfı da güzel sanatları sevmek
ve onda yükselmektir."
Güzel sanatlar, bir milletin duygu, düşünce, görgü
ve zevkinin bir yansımasıdır. Bu nedenle güzel sanatlar, bir milletin
tanınmasında önemli rol oynar. Sanat, milletleri birbirine yaklaştıran
önemli bir kültürel etkinliktir. Bir milletin güzel sanatlarda ileri
gitmesi, o milletin diğer milletler tarafından kolayca tanınmasını
sağlar.
Bir milletin kültür seviyesi, meydana getirdiği sanat
eserleri ile ölçülür. Güzel sanatlara önem veren milletlerin dünya
görüşleri de değişir. Güzel sanatlar alanında eserler veren milletler,
diğer milletler karşısında saygınlık kazanırlar. Bu nedenle sanat
alanındaki başarılar, millî kültürün yükselmesinde önemli rol oynar.
Sanatkârlarına önem veren toplumlar her zaman gelişmişler
ve yükselmişlerdir. Sanat ve sanatçıya çok önem veren Atatürk, "Hayatlarını
büyük bir sanata vakfeden bu çocukları sevelim." diyerek toplumların
sanata ve sanatkârlara önem vermeleri gerektiğini vurgulamıştır.
Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren güzel sanatların
bütün dallarında gelişmeye önem verildi. İstanbul'da Güzel Sanatlar
Akademisi ile Devlet Resim ve Heykel Müzesi açıldı. Avrupa'ya resim,
heykel ve müzik öğrenimi için öğrenci gönderildi.
1936'da Ankara Devlet Konservatuvarı kuruldu. Tiyatro
için yurt dışından uzmanlar getirildi. Böylece çağdaş Türk sanatının
oluşması sağlandı.

|