SALTANATIN KALDIRILMASI
Türkiye Büyük Millet
Meclisinin açılması ile birlikte Türk tarihinde yeni bir dönem başlamıştı.
20 Ocak 1921'de kabul edilmiş olan anayasada, egemenliğin millete
ait olduğu belirtilmişti. Ancak bu tarihlerde Kurtuluş Savaşı devam
ettiğinden, saltanatın kaldırılması için şartlar uygun değildi.
İtilâf Devletleri, Lozan Barış Konferansına, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Hükümeti ile birlikte İstanbul Hükümeti'ni
de davet ettiler. Osmanlı Hükümeti bu daveti kabul etti. Galip devletler
bu davranışlarıyla, Türkler arasında ikilik çıkararak, menfaatlerini
daha iyi savunacaklarını düşünüyorlardı. Osmanlı Hükümeti'nin konferansa
katılma arzusu, millî mücadelenin ruhuna ve anayasaya aykırı idi.
Bu durum, Mustafa Kemal Paşa'nın saltanatın kaldırılmasıyla
ilgili düşüncelerinin haklılığını bir defa daha ortaya koydu. Aynı
zamanda saltanatın kaldırılması için haklı bir gerekçe oldu. Konu,
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde tartışıldı. Mustafa Kemal Paşa
bir konuşma yapıp, milletin kendi gayretiyle hakimiyeti ele aldığını
ve saltanatın kaldırılmasının gerekliliğini belirtti.
1 Kasım 1922'de kabul edilen bir kanunla, halifelik
ve saltanat birbirinden ayrılıp, saltanat kaldırıldı. Böylece, Osmanlı
Devleti hukukî olarak sona ermiş ve Türk inkılâplarının en önemlilerinden
biri gerçekleştirilmiştir.
Saltanatın kaldırılması ile, İstanbul'daki Osmanlı
Hükümeti istifa etti. Son padişah Vahdettin, 17 Kasım 1922'de İngilizlere
sığınıp İstanbul'u terk etti. Bunun üzerine Osmanlı sülâlesinden
Abdülmecit Efendi, Büyük Millet Meclisi'nin kararı ile halife seçildi.

|